Modern.az

Serdar Celaloğlu'nun çocukları: “Onlara babalık edememişim!”

Serdar Celaloğlu'nun çocukları: “Onlara babalık edememişim!”

Güncel

14 Ekim 2025, 13:00

Onlar siyaset meydanında değil, ama birçok durumda dikkat merkezinde olurlar. Babaları veya anneleri ülkenin kaderini belirleyen meselelerde öne çıktığında, kendileri de toplumun ilgi alanına girerler. Konu siyasetçi çocuklarıdır: onlar kimdir, ne iş yaparlar, ebeveynlerinin nüfuzu onların hayat yolunu nasıl etkilemiştir?

Azerbaycan siyasi sahnesinde Serdar Celaloğlu'nun kendine özgü bir yeri vardır. Serdar Celal oğlu Memmedov 3 Haziran 1954'te Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Babek ilçesi Cehri köyünde aydın bir ailede doğmuştur. Uzmanlık alanı adli tıp uzmanıdır.
O, siyasete 1980 yılında gizli faaliyetle girmiştir. 1985 yılından itibaren ise açık siyasi faaliyet göstermeye başlamıştır.

Serdar Celaloğlu 1988-1990 yıllarında Nahçıvan Halk Cephesi'nin kurucularından biri ve Yönetim Kurulu üyesi olmuştur. 1991 yılında Sülheddin Ekber ile birlikte Nahçıvan'da Azerbaycan Demokrat (ADP) Partisi'nin Teşebbüs Grubunu kurmuş ve onun lideri seçilmiştir.

Siyasi faaliyetleri nedeniyle birkaç kez tutuklanmıştır. Evlidir. Dört çocuğu, üç oğlu, bir kızı vardır. Eşi Fatma Memmedova ilkokul öğretmenidir.

Modern.az sitesi “Siyasetçi Çocukları” köşesinde Serdar Celaloğlu'nun çocuklarından bahsediyor.

Onun küçük oğlu hariç, diğer çocukları yurt dışında yaşamaktadırlar.

“Büyük oğlum Tural, Sankt-Peterburg'da Rusya İçişleri Bakanlığı Akademisi'nin Hukuk Fakültesi'nde eğitim almıştır. Daha sonra Birleşmiş Milletler onu Norveç'e göç ettirmiştir. 2003 yılından beri ailesi ve çocuklarıyla orada yaşamaktadır. Onlar Norveç vatandaşıdırlar.

Aynı yıl, ortanca oğlum Celal ben hapisteyken Yüksek Diplomasi Koleji'nin 4. sınıfında okuyordu, hayatlarına tehlike olduğundan İngiltere Büyükelçiliği'nin yardımıyla bu ülkeye göç etti. Daha sonra orada Sheffield Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler ve uluslararası ekonomik ilişkiler uzmanlığı üzerine yüksek öğrenim gördü. Sağlığında ciddi sorunlar olduğu için kendi uzmanlık alanında çalışmamaktadır. O da evlidir, çocukları vardır. Halen İngiltere'de yaşamaktadırlar.

Kızım Tülay da evlidir, iki çocuğu - bir kızı, bir oğlu vardır. O, Tıp Üniversitesi'ne kabul edilmişti, evlendiği için ikinci yıldan itibaren üniversiteye gitmedi, sonradan öyle oldu ki, eşine benim damadım olduğu için baskılar oldu. Onu işten çıkardılar, rahatsız ettiler. Onlar da mecburen İngiltere'ye taşındılar. Her ikisi de İngiltere  vatandaşıdır. Torunlarım orada dünyaya gelmişlerdir, İngiltere vatandaşıdırlar.

Yanımda sadece küçük oğlum Cavid kaldı. O, Tefekkür Üniversitesi'nin Finans-Kredi Fakültesi'ni bitirmiştir. Daimi bir iş yeri olmasa da, dönemsel işlerde çalışmaktadır. Evlidir, 2 oğlu vardır. Onun büyük oğlu bu yıl ABD'nin Florida şehrindeki Uzay Mühendisliği Enstitüsü'ne kabul edilmiş, halen ABD'de yüksek öğrenim görmektedir. Küçük oğlu ortaokulda okuyor”, - Serdar Celaloğlu demiştir.

Siyasetçi, çocuklarına baba şefkati gösteremediğini söylemiştir:

“Büyük oğlum diyordu ki, “baba, ne zaman bizim elimizden tutup sinemaya, parka gezmeye götürdüğün aklında mı?”. Halk hareketine katıldıktan sonra o kadar meşgul oldum ki, çocuklarla bir ebeveyn olarak ilgilenemedim. Onlara daha yüksek mertebelere çıkmaları için destek veremedim. Kendi güçleriyle ilerlediler. Başka ebeveynler gibi onları özel ders öğretmenine göndermedim. Onlara okulda benim yüzümden baskılar oluyordu. Ortanca oğlum okulda okurken 4 dil - Rusça, İngilizce, Arapça ve Azerbaycan dillerini öğreniyordu. Dönem sonunda üç dilden “5”, ana dilinden ise “2” almıştı. Bu çocuğun Arapça, İngilizce, Rusça dillerinden “5” alıp, ana dilinden “2” alması bana şaşırtıcı geldi. O zaman o okulun müdürü milletvekiliydi, gidip ondan bunun sebebini sordum. O da dedi ki, git, öğretmenle ilgilen. Öğretmen yaşlı bir kadındı. Bana dedi ki, senin çocuğun bilmiyor “2” almış, ben ne yapayım, İngilizceyi iyi okumuş, ana dilini okumamış. Dedim ki, okumamışsa, rica ederim tahtaya kaldırın, sorular sorun. Benim yanımda oğluma 20 dakika boyunca çeşitli sorular sordu. Çocuk bütün soruları doğru cevapladı. Öğretmen dedi ki, zaten faydası yok. Sordum ki, neden? Cevap verdi ki, zaten biz gelecek dönemden Latin alfabesine geçiyoruz, bu çocuk Latin alfabesinde yazamayacak. Dedim, siz ne konuşuyorsunuz, ben buna Latin alfabesini de öğretmişim, çıkarın tahtaya göreyim, hangi cümleyi yazamıyor. Öğretmen bir-iki cümle verdi, baktı ki, çocuk hepsini yazıyor. Dedim öğretmenim, peki “2”ye layık çocuk böyle mi olur? Öğretmen kısa ve net bana cevap verdi ki, siz hükümete muhalefet ediyorsunuz, çocuğunuzla ilgilenmiyorsunuz-falan. Dedim ki, benim muhalefetçiliğimle çocuğuma gayriresmi “2” vermenin ne gibi bir alakası var? Neden çocuğumdan intikam alıyorsunuz?
Büyük oğlumla ilgili de çağırmışlardı ki, haylazlık ediyor, öğretmene cevap veriyor. Ben de böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmem, babam da, eşim de öğretmen olmuştur. Öğretmene büyük saygım var. Öğretmen ailesinde büyüdüğüm için, bilirim ki, öğretmen ne demektir. Oğlumdan sordum ki, neden öğretmene cevap veriyorsun? O da cevap verdi ki, bana dersin ortasında, çocukların yanında “baban sokaklarda serserilik yapıyor, sen de bizim okula gelip ders okuyorsun” dedi. Sonra da ekledi ki, ben de ona "sen kendin serserisin",- dedim ve özür de dilemeyeceğim. O zaman müdürün yanına gittim, dedim ki, birincisi, benim muhalif olmamın öğretmene ne alakası var, ikincisi de ki çocuğun yanında beni neden aşağılıyor, ben çocuğuma ne diyeyim? 

Yani bize göre çocuklarımıza okulda da, toplumda da çok büyük baskılar oldu. Sonradan çıkıp yurt dışına gittiler. Benim çocuklarım üzerinde hiçbir emeğim olmadı. Buna hiç imkanımız da olmadı. Bütün gün sokaklarda, meydanlarda, orada burada örgüt kur, hapishanelere düş... Böyle bir hayat yaşamışız. Ben başka ebeveynlerden farklı olarak çocuklarıma ebeveynlik hakkımı vermemişim. Onlar benimle birlikte vakit geçirmekten, dinlenme imkanlarından mahrum kalmışlardır”.

Instagram
Gündəmdən xəbəriniz olsun!
Keçid et
Putin tüstüləndi - NATO bu raketləri Ukraynaya göndərir