Son günlerde kamuoyunu ciddi şekilde etkileyen, toplumun dikkatini çeken, büyük yankı uyandıran olaylar yaşanmaktadır. Devlet darbesi girişimi, Anayasal düzene tehdit, ülkenin güvenliğine karşı suikast iddiaları artık açıkça dile getirilmektedir. Adı bu iddialarla anılan kişilerin başında ise Cumhurbaşkanlığı İdaresi'nin eski başkanı, uzun yıllar iktidarın temel dayanaklarından biri olmuş akademik Ramiz Mehdiyev'in adı geçmektedir.
Peki bu kadar büyük yankıya, toplumu sarsan olayın ortaya çıkmasına rağmen, uzun süre iktidarda temsil edilmiş bir dizi eski ve mevcut memur, milletvekili, iktidar yanlısı siyasetçi neden susup konuşmuyorlar? Konuşanların da birçoğu genel, “statüye uygun” görüşlerle yetinmektedirler. Çoğu somut bir tavır ortaya koymuyor. Sanki bekleme pozisyonundalar. Ama neyi bekliyorlar?
“Tavrını belirt!” - Bu çağrının müellifi modern Azerbaycan'ın siyasi hafızasında büyük iz bırakmış merhum Umummillî lider Haydar Aliyev'dir.
1993 yılında - ülkenin kader anında dile getirilen bu çağrı sadece somut bir duruma değil, bütünüyle siyasi-toplumsal sorumluluğa yönelikti. Ama acaba o çağrının sesi bugün duyuluyor mu?
“Ramiz Mehdiyev olayı”na göre susmak sadece kişisel korkuyla açıklanamaz. Burada derinleşmiş bir siyasi kültür problemi var – sorumsuz sadakat. Bu, sadece bireysel cesaretin yokluğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda toplumla bağın koptuğunu da kanıtlıyor. İnsanlar görüyor, duyuyor, soru soruyor. Ancak onların seçtiği, güvendiği kişiler sessizlik duvarının arkasına çekilmişler, susuyorlar.
Sükut ise bazen bir tavırdır. Ama şimdiki durumda, bu, korkakça bir tavırdır.
Şu soru soruluyor: uzun yıllar boyunca devletin en stratejik yapısına liderlik etmiş bir kişinin adı bu denli ciddi ithamlarla anılıyorsa, parlamentonun üyeleri, iktidar partisinin temsilcileri, eski devlet adamları neden tavır belirtmiyorlar?
Unutulmamalıdır ki, tavır belirtmek sadece eski bir memurun eleştirisi değil – bu, devletin geçmişine, bugününe ve geleceğine yönelik bir tutumdur. Eğer bir sistemin içinde bulunmuş kişiler şimdiki hassas durumda da tavırsız kalıyorsa… Oysa toplum onlardan bir tavır bekliyor.
Sosyal ağlarda, kamusal tartışmalarda bu mesele artık geniş şekilde müzakere edilmektedir. Vatandaşlar soru soruyor, ama bu sorulara cevap vermesi gereken kişiler - milletvekilleri, eski memurlar, iktidar yanlısı siyasiler susuyorlar.
Haydar Aliyev derdi ki: “Devlet adamı zor anlarda susmaz – konuşur, tavır gösterir”. Bugün işte o zor anlardan biridir. Sorumlulukla konuşmak, açık ve dürüst bir tavır göstermek zamanıdır.
Tavır belirtin, beyler!
A.Qorxmaz
