Ermenistan 1905 yılında Anadolu'da Ermenilere karşı soykırım yapıldığına dair yıllardır uluslararası düzeyde propaganda yürütüyor. Bunun hiçbir dayanağı olmasa da, bir dizi ülke sözde "Ermeni soykırımı"nı tanımıştır.
Ancak 44 günlük savaştan sonra Ermenistan hükümetinin konuya ilişkin tutumu belirli ölçüde değişmiştir. Şöyle ki, Ermenistan artık Ağrı Dağı sembolünü kendi armasından çıkarmış, ayrıca Başbakan Nikol Paşinyan "Ermeni soykırımı" meselesinin hiçbir öneminin kalmadığını dile getirmiştir.
Örneğin, Nikol Paşinyan bir süre önce İsrail başbakanı Benyamin Netanyahu'nun "Ermeni soykırımı"nı tanımasına ilişkin görüş bildirmiştir. O, 28 Ağustos'ta hükümet brifinginde, Netanyahu'nun açıklamasının Ermenistan Cumhuriyeti ve Ermeni milletinin çıkarlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını söylemiştir.
“Biz kendimize sormalıyız: Ermeni soykırımının tanınması veya tanınmaması, bizim gerçekliğimizle, devletimizin çıkarlarıyla ve halkımızın çıkarlarıyla hiçbir ilgisi olmayan başkalarının elinde jeopolitik bir pazarlık konusu haline gelmesini istiyor muyuz? Soykırımın tesadüfen veya karışıklık sonucunda herhangi bir röportajda sadece dile getirilen bir ifadeye dönüşmesini istiyor muyuz? Şehitlerimizi böyle bir duruma düşürmek istemiyorum. Tekrar ediyorum, dikkatimizi devletimizin çıkarlarına yöneltmeliyiz", - o belirtmiştir.
Bir sonraki aşamada Erivan'daki sözde "soykırım anıtı"nın yıkılması gündeme gelebilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nden olan milletvekili Şamil Ayrım Modern.az'a yaptığı açıklamada, Ermenistan'ın yıllardır "soykırım" meselesiyle ilgili uluslararası arenada çalıştığını belirtmiştir:
“Maalesef, bir dizi ülkenin parlamentosu “Ermeni soykırımı”nı tanımıştır. Dünyanın birçok yerinde "Ermeni soykırımı" kabul edilmiştir. Tarihi gerçeklik ise böyle değildir. Bunu bizim kaynaklarımızda, büyüklerimizin söylediklerinde görmek mümkündür. Aksine, soykırımı gerçekleştirenlerin Ermeniler olduğu belirtilmektedir. Kars'ta toplu mezarlıklar mevcuttur.
Ermenistan'ın bu meseleyi gündemde tutması, sorgulaması önemlidir. Çünkü Türkiye ile Ermenistan sınırlarının açılması, Azerbaycan ile normalleşme sürecine bağlı olarak, bu artık an meselesidir. Azerbaycan ile anlaştıkları takdirde Ermenistan ile sınırlarımız açılır, ticaret başlar. Bu sınırlar ebediyen kapalı kalmayacak, bir gün açılacaktır. Ermenistan aklını başına toplamalı, sınır komşuları Azerbaycan ve Türkiye'ye kendi halkının refahı, ekonomik gelişimi için ihtiyacı olduğunu anlamalıdır”.
Ş. Ayrım, gelecekte “Ermeni soykırımı” anıtının yıkılması için halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır:
“Çünkü Ermeni toplumunda ciddi şekilde milliyetçilik var. Yıllarca "Türkler bizi kesti-doğradı, soykırım yaptı" gibi propagandalar yaydılar. Meselenin aslını yeni nesle, gençlere anlatmak lazımdır. Her şey bir anda kendi çözümünü bulamaz. Düşünüyorum ki, zaman ilerledikçe, bu gibi meseleler kendi çözümünü bulacaktır. Bölgenin huzura ihtiyacı var”.
Milli Meclis Komite Başkanı Musa Guliyev, Erivan'daki kötü şöhretli anıtın yıkılması için zamana ihtiyaç olduğunu söylemiştir:
"Şimdiden o konuda düşünmek de mümkün değil. Öyle bir hareket etse, Paşinyan'ın kendisini o anıttan asarlar. O anıtın yıkılması şu anki durumda gerçekçi görünmüyor ve yakın yıllarda da beklenmiyor. Türk'e düşmanlık ideolojisiyle o milletin beynini öyle zehirlemişler ki, orayı belki de yemin yeri gibi kabul ediyorlar. Ama her halükarda barış anlaşması imzalandıktan sonra siyasi, ekonomik ilişkiler oluşacak. Bundan sonra gelen birkaç nesil bu tür propagandaya maruz kalmazsa, belirli dönemlerden sonra ilişkiler iyileşecektir. Bunun için birkaç nesil değişikliğine ihtiyaç var. 1918 yılı soykırımının dehşetlerini gören dedelerimiz Ermenileri kabul etmemiş, onlara murdar, kafir demişlerdir. Sovyet terbiyesinde büyümüş sonraki nesiller, özellikle Azerbaycan ve Ermenistan'dan uzakta yaşayanlar normal ilişkiler kurmuşlardı. Birbirleriyle ebedi düşman olan halklar yoktur, bu mümkün de değildir. Düşmanlığın da ortadan kaldırılması için yıllarca çabalar gösterilmeli, ilişkilerde belirli itiraflar olmalıdır".
Komite başkanı, Azerbaycan halkına karşı işlenen soykırımların, özellikle Hocalı katliamının unutulamayacağını vurgulamıştır:
"Hocalı soykırımında parmağı olan kişilerin bir kısmı bugün Bakü'de yargılanıyor, diğerleri de gelecekte yakalanıp yargılanacaktır. Böyle hukuki hareketler olayların yumuşamasına yol açabilir. Belirli dönemler, nesiller değişmelidir. Bunun için de barış anlaşması imzalanmalı, ekonomik, siyasi ilişkiler kurulmalıdır. Bundan sonra ise insani, kültürel ilişkilerin yavaş yavaş düzene girmesi zamana bağlı olacaktır".
