Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan dün parlamentoda yaptığı konuşmada dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Başbakan 8 Ağustos'ta Washington'da Ermenistan ile Azerbaycan arasında varılan barış anlaşmasını bozma girişimleri olduğunu vurguladı.
“Bildiri metni imzalandı. Bu, birçoklarının programına dahil değil. Onlara barışın bozulması lazım. Böyle güçler hem Ermenistan'da, hem de ona yakın ve uzak yerlerde mevcuttur”, – Paşinyan belirtti.
Ermenistan Başbakanı'nın "barışın bozulmasını isteyen güçler var" derken hangi güçleri ve devletleri kastettiği dikkat çekici bir konudur.
Modern.az'a açıklamasında Milli Meclis Uluslararası İlişkiler ve Yolsuzlukla Mücadele Komitesi üyesi Kamran Bayramov, Ermenistan Başbakanı'nın bu düşüncelerinin düşündürücü olduğunu belirtti:
"Onun son retoriği, Ermenistan'ın Washington anlaşmalarından sonra yapıcı bir tutum sergilemeye çalıştığını söylemeye temel oluşturuyor. Paşinyan'ın son açıklamaları, gerçekten de Ermenistan'ın Azerbaycan'ın öne sürdüğü şartlar temelinde kalıcı barış için adım adım ilerlediğini gösteriyor. Onun "ülkenin içinde ve sınırları dışında barışı istemeyen güçler var" beyanatı oldukça düşündürücü. Biz anlıyoruz ki, bugün Ermenistan içinde hala Azerbaycan'ın yarattığı gerçeklikle barışmak, onu kabul etmek istemeyen güçler var. Onlar da eski hükümetin liderleridir. Aynı zamanda, belirli iş adamları, kilise temsilcileri, son yaşananlar bunun açık bir kanıtıdır ki, Ermenistan ile Azerbaycan arasında kalıcı barışın tesis edilmesinde çıkarı olmayan taraflar, güçler hala mevcuttur".
Milletvekili, Rusya ve Avrupa ülkelerinde de barışı istemeyen bazı güçlerin olduğunu vurguladı:
"Bugün de bölgede kalıcı barışın, istikrarın tesis edilmesinde, Azerbaycan ile Ermenistan arasında kapsamlı devletlerarası ilişkilerin kurulmasında çıkarı olmayan, ona karşı çıkan güçler, hatta devletler var. Böyle devletler arasında bölge ülkeleri de mevcuttur. Rusya devleti örnek gösterilebilir. Çünkü onun içinde, Kütlevi Enformasyon Vasıtalarında (KİV) çeşitli fikirler dile getiriliyor. Doğrudan barışın istenmemesi dile getirilmese de, söylenen fikirler onu demeye temel veriyor ki, Azerbaycan ile Ermenistan arasında bugüne kadar elde edilmiş uzlaşmalar, başarılar onları tatmin etmiyor.
Avrupa coğrafyasında faaliyet gösteren bölgesel ve uluslararası kuruluşlar kendi beyanatlarında, kararlarında bu veya diğer meseleleri abartarak her zaman barış sürecini sarsmaya çalıştılar. Ama hem Azerbaycan, hem de Ermenistan barış yolunu tuttu. Washington'da imzalanan anlaşmalar, paraflanan barış anlaşmasının projesi de bunun açık bir örneğidir. Anlaşmanın ve devletlerarası ilişkilerin tesis edilmesinin zamanını, süresini söyleyemeyiz, ama adım adım ona doğru gidiyoruz. Burada atılacak az adım, görülecek küçük tedbirler kaldı. Ermenistan'ın anayasanın belirli maddelerinin çıkarılması meselesi önümüzde duruyor. Azerbaycan bunu bekliyor. Muhterem, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu pozisyonda bunu açıkça görmek mümkündür. Tabii ki, Sayın Cumhurbaşkanı bu adımı barış anlaşmasının imzalanmasıyla doğrudan ilişkilendirdi. Burada da öyle bir şey yok. Vaktiyle AGİT Minsk grubunun dağıtılması meselesini de şart olarak koymuştu. O, artık gerçekleşti. Bu, tabii ki, barış görüşmelerinin olumluya doğru gitmesinde kendi rolünü oynadı. Barış sürecine karşı onu sarsmak isteyen güçler, devletler, kuruluşlar olsa da, son görüşmeler, imzalanan belgeler gösteriyor ki, hiçbir devlet, güç barış sürecini geri döndüremez".
