Çağdaş zamanımızın bütün çağrılarına ayak uyduran Azerbaycan yeni statüler kazanmaya devam ediyor.
Bunların en önemlilerinden sayılan mesele Türk Dünyası ile ilgilidir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı farklı kürsülerden defalarca Türk Ailesi'nin önemini vurgulamıştır. Ve Azerbaycan bu yönde kapsamlı faaliyete geçmiştir.
Bu nedenle, Azerbaycan'ın Kafkasya bölgesinin lideri seviyesini aşarak tüm Türk dünyasında stratejik, ekonomik ve kültürel liderlik misyonunu üstlendiğini iddia edebiliriz. “Lokomotif merkez” ifadesi burada tesadüfi değildir.
Çünkü Azerbaycan birçok yönde birleştirici, hareket ettirici ve hedef gösteren bir güç rolünü oynamaktadır.
Öncelikle şundan başlayalım ki, Azerbaycan Avrasya kıtasının kesişim noktasında, hem Avrupa, hem Asya, hem de Yakın Doğu bölgelerine çıkış noktasında yer almaktadır. Bu konum onu doğal olarak Türk dünyasının batıya açılan jeopolitik köprüsüne dönüştürmektedir.
Zengezur koridoru projesi Türk devletlerini birleştirecek en önemli jeopolitik hattır. Bu koridorla Nahçıvan'dan Türkiye'ye, oradan ise tüm Orta Asya'ya doğrudan kara bağlantısı kurulacaktır.
Azerbaycan, Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) aktif bir üyesi olarak bu fikrin gerçekleşmesi için hem siyasi, hem ekonomik, hem de diplomatik cephede ciddi çabalar göstermektedir.
Bakü artık Türk dünyasının diplomatik merkezidir. Dünya bu gerçeği görmektedir. Hem zirve toplantıları, hem enerji forumları, hem de kültürel etkinlikler burada düzenlenmektedir.
Azerbaycan ekonomik açıdan da Türk dünyasının en sürdürülebilir ve dinamik ülkelerinden biridir. Onun enerji sektörü hem bölgenin, hem de Avrupa'nın enerji güvenliğine gerçek katkı sağlamaktadır.
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı ve Güney Gaz Koridoru gibi projeler Azerbaycan'ın transit ve enerji liderliğini teyit etmiştir.
Azerbaycan gazı ve petrolü hem Türkiye'nin, hem Gürcistan'ın, hem de Avrupa'nın enerji teminatında önemli rol oynamaktadır.
Bununla birlikte, Azerbaycan petrol dışı sektörde, tarım, lojistik, turizm ve teknoloji alanlarında büyük ilerleme kaydetmektedir. Bu da Türk devletleri için ekonomik işbirliği modelini oluşturmaktadır.
Azerbaycan'ın 2020 Vatan Savaşı'nda kazandığı Zafer'in getirdiği gerçeklikler, aynı zamanda Türk dünyasında milli irade ve askeri modernleşme sembolüne dönüştü.
Türkiye ile “Bir millet, iki devlet” prensibi temelinde kurulan işbirliği, bölgesel güvenlik mimarisinde yeni bir güç merkezi oluşturdu.
Karabağ'da elde edilen zafer, Türk halklarında özgüven ve birliğe olan inancı artırdı.
Azerbaycan bu tecrübeyi diğer Türk ülkeleriyle askeri teknoloji, savunma sanayii ve eğitim alanında paylaşmaktadır.
Paralel olarak Azerbaycan hem Türk dünyasında, hem de İslam aleminde kültürel entegrasyonun lokomotifi rolündedir.
Bakü, Nahçıvan, Şuşa gibi şehirler Türk kültürünün temel merkezlerine dönüşmüştür.
“Türk dünyasının kültür başkenti” programı çerçevesinde Azerbaycan şehirleri art arda bu rolü üstlenmektedir.
Azerbaycan Türkçesi, müziği (muğam, aşık sanatı), edebiyatı ve sanatı tüm Türk halklarının ortak kültürel hafızasını oluşturmaktadır.
Azerbaycan aynı zamanda dini ve etnik hoşgörü modeli olarak Türk dünyasında örnek sayılmaktadır. Bu da kendi içinde ortak değerlerin uyumlu yaşamasına ortam hazırlamaktadır.
Azerbaycan, Türk entegrasyonunun kurumsal temellerini güçlendiren önde gelen ülkelerdendir:
Türk Devletleri Teşkilatı, TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Akademisi, Türk Yatırım Fonu gibi kurumlarda Azerbaycan'ın girişimciliği dikkat çekicidir.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in “Türk dünyasının gücü hem birliğimizde, hem de ortak geleceğe olan inancımızdadır” fikri artık stratejik bir prensibe dönüşmüştür.
Azerbaycan'ın diplomatik faaliyeti, Türk ülkelerinin uluslararası arenada daha sıkı işbirliğine ivme kazandırmaktadır.
Azerbaycan'ın lokomotif rolü sadece bugünkü siyasete yönelik değildir. Türk dünyasının gelecekteki stratejik entegrasyonuna odaklanmıştır. Bu konseptin temel amaçları siyasi koordinasyonun derinleştirilmesi, ekonomik ilişkilerin tek bir pazara dönüşmesi, ortak teknoloji ve savunma platformlarının oluşturulması, tek bir bilgi ve ulaşım alanının şekillendirilmesidir.
Azerbaycan bu yönde de hem girişimci, hem de pratik lider rolünü oynamaktadır.
Tüm bunlardan hareketle diyebiliriz ki, Azerbaycan bugün Türk dünyasında liderlik, güç ve dinamizmin sembolüdür. O, hem kültürel, hem ekonomik, hem de jeopolitik açıdan Türk halklarını birleştiren ve ileriye taşıyan bir lokomotif merkez olarak hareket etmektedir. Elbette burada dışarıdan gelen tehditler de vardır. Ancak Azerbaycan bunun da üstesinden gelebilmekte ve Türk dünyasıyla ilgili stratejisini açıkça dile getirmektedir.
Bu nedenle Türk dünyasının geleceği, büyük ölçüde Azerbaycan'ın bu misyonu sürdürme kabiliyetiyle yakından ilişkilidir.
Tesadüfi değildir ki, dünya tarafından Azerbaycan şimdi Türk dünyasının lokomotif merkezi olarak kabul edilmektedir.
Elnur ƏMİROV