Hocalı'nın karlı gecesinde katledilen kimsesiz çocukların, annelerin, aksakallıların sesi şimdi Bakü Askeri Mahkemesi'nin salonunda yankılanıyor. Bu defa süngüler, “Grad”lar, alevlenen evler yok. Bu defa onların arkalarında Azerbaycan devleti, karşılarında o dehşetli cinayetleri işleyen caniler var.
Bakü'deki açık mahkeme sürecinde 15 Ermeni asıllı eski askeri-siyasi figür yargılanıyor. Onlar yıllarca Karabağ'da kurulmuş gayriresmi rejimin sütunları olmuşlardır. Şimdi ise soykırım, savaş suçları, terörizm, terörün finansmanı, halkın tehcir edilmesi, zorla iktidarı ele geçirme ve onlarla başka ağır maddelerle suçlanıyorlar.
Mahkeme materyallerine göre suçlanan ana figürler 15 kişidir. Listede gayriresmi rejimin son “başkanı”, 2020 savaşı ve 2023 antiterror operasyonları döneminin ana askeri-siyasi siması Arayik Vladimiri Harutyunyan, 1990'lı yılların kanlı aşamasının “başkanı” Arkadi Arşaviri Gukasyan, 2007–2020 yılları arasında işgal edilmiş topraklarda kurulmuş rejimin “başkanı” Bako Sahaki Sahakyan, sahte “parlamento başkanı”, uzun yıllar aynı sistemin içinde olan siyasetçi Davit Rubeni İşhanyan, sözde rejimin “dışişleri bakanı”, işgalin ideologlarından biri Davit Klimi Babayan, eski “savunma bakanı” ve kolordu komutanı Levon (Lyova) Mnatsakanyan, ayrıca her zaman onlarla birlikte olmuş Vasili Beglaryan, Madat Babayan, Garik Martirosyan, Melikset Paşayan, Davit Allahverdiya, Erik Gazaryan, Gurgen Stepanyan, Levon Balayan ve diğerleri doğrudan muharebe operasyonlarında, roket saldırılarında, sivil halkın ateşe tutulmasında, işkencelerde, rehin almada ve tehcirde katılımı iddia edilen kişilerdir.

Bu 15 kişi Azerbaycan Ceza Kanunu'nun 100 (tecavüzkar savaş), 103 (soykırım), 105 (yok etme), 107 (tehcir ve zorla göç ettirme), 109 (takip), 113 (işkence), 115–116 (savaş kanunlarının ihlali), 214–214-1 (terör ve terörün finansmanı), 278 (iktidarın zorla ele geçirilmesi ve sürdürülmesi) ve onlarla diğer maddesi ile suçlanıyor.
Bu hususta ayrıca Ruben Vardanyan'ın davası var. Rus asıllı milyarder, eski “devlet bakanı” 42 bölüm üzerinden, o cümleden terörün finansmanı ve gayriresmi silahlı grupların oluşturulması suçlamasıyla ayrı bir süreçte yargılanıyor.
Hocalı soykırımı şimdi yalnızca tarih ders kitabı için halkın kanlı sayfası anlamını vermiyor. O, bugün Bakü'de yargılananların iddianamesinin merkezinde duran bir cinayettir.
Resmi araştırmalara göre, 1992 yılı Şubat'ın 25'inden 26'sına geçen gece Hocalı'da 613 Azerbaycanlı özel bir gaddarlıkla katledilmiştir. Onlardan 63'ü çocuk, 106'sı kadın, 70'i yaşlı olmuştur. Yüzlerce insan ağır yaralanmış, 1275 kişi rehin alınmış, onlarla sakinin akıbeti hala bilinmemektedir.
Azerbaycan'da yürütülen resmi soruşturma, bu olayın Soykırım Sözleşmesi'nin gereklerine uygun olarak soykırım niteliği taşıdığını, yani belirli bir milli grubun, Azerbaycanlıların bir kısmının sistematik şekilde yok edilmesine yönelik olduğunu tespit etmiştir.
Bugün Bakü mahkemesinde belgeler, video görüntüleri, tanık ifadeleri o gecenin karelerini yeniden göz önüne getiriyor. Bebeğini elinde kaçan annenin karda kurşunlanması, yaşlıların rehin alınıp aşağılanması, işkenceye maruz kalması, başı kesilmiş, yakılmış cesetler ve benzeri…
Bunlara duygusal tasvir aracı olarak bakmayın, soruşturma materyallerinde, uluslararası kuruluşların raporlarında kaydedilmiş, çok sayıda tanık ifadesiyle doğrulanmış gerçeklerdir.
Bakü'deki süreç aynı zamanda Ermeni tarafından verilen itirafların mahkeme protokolüne geçmesidir.

Örneğin, mahkemede ifade veren Madat Babayan, Hocalı ve çevre köylerde savaşmış silahlı grupların üyelerinden biri olarak soruşturmaya verdiği açıklamada, 1988 yılından başlayarak Azerbaycanlılara karşı silahlı grupların oluştuğunu, 1990–1992 yıllarında Ağdere ve çevre köylerde Azerbaycanlıların yaşadığı yerleşim yerlerine saldırılarda yer aldığını, 1992 yılı Şubat'ın 24'ünde komutan Arkadi Şirinyan'ın karşılarına çıkarak Şubat'ın 25'inden 26'sına geçen gece Hocalı'ya saldırıp “kitlesel katliam yapmak” talimatı verdiğini, o gece Hocalı istikametinde oluşturulmuş gruplarda yer aldığını beyan etmiştir.
Aynı dava kapsamında ifade veren diğer sanıklar, Garik Martirosyan, Gurgen Stepanyan, Melikset Paşayan, Davit Allahverdiya, Vasili Beglaryan, Erik Gazaryan çeşitli yıllarda Ağdere, Füzuli, Hocavend ve diğer rayonlarda cephe hattında, işgal edilmiş topraklarda Azerbaycan'a karşı muharebe operasyonlarında yer aldıklarını itiraf etmişlerdir.
Bu ifadeler bir şeyi açıkça gösteriyor. Hocalı ve diğer köylerde işlenen cinayetler spontane epizotlar değil, yukarıdan aşağıya planlanmış, kesin talimatlarla hayata geçirilmiş bir askeri-siyasi stratejinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Evet, Karabağ askeri yolla azat edildi, ama adalet hukuki zeminde restore edilmezse, savaş gerçekten bitmiş sayılmazdı.
2020 yılında 44 günlük Vatan Savaşı Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü büyük ölçüde restore etti. 2023 yılının Eylül antiterror tedbirleri separatizmin son kalıntılarını da temizledi. Şimdi ise Bakü'deki mahkeme salonunda insanlık aleyhine işlenen suçların hukuki değerlendirilmesi yapılıyor.
Bu mahkeme Hocalı kurbanlarına verilen sözün eylem kısmıdır. Yıllarca deniyordu ki, bu kan yerde kalmayacak. Şimdi o kanlı eylemler için somut isimler, somut cezalar masanın üzerine konuluyor.

Bu, Azerbaycan Ordusu'nun savaş meydanında kazandığı zaferin hukuki zeminde devamıdır.
Zafer aynı zamanda suçlu sistemi ifşa edip, sorumluluğa çekmek ve gelecek için güvenlik teminatıdır.
Eğer bugün soykırım, etnik temizlik, terör ve işkence başçıları cezasız kalırsa, yarın onlar bu eylemleri yeniden tekrarlayabilirler. Aslında, bu adımla resmi Bakü aynı zamanda uluslararası hukukun yükümlülüklerini de temin ediyor.
Ve bugün Ermeniler bilmelidirler ki, bu mahkeme Ermeni halkına karşı değildir. Bu mahkeme suçlu ideolojiye ve onu hayata geçiren somut kişilere karşıdır. On yıllar boyunca onlara söylenen masalları bir daha dinlemesinler. Onlara deniyordu ki, “Orada hiçbir Azerbaycanlı kalmadı”, “Hocalı hakkında söylenenler propagandadır”, “Biz yalnızca savunulmuşuz” ve benzeri.
Bugün Bakü mahkemesinde Ermenistan askerlerinin itirafları duyuluyor. Hocalı'ya saldırı planlarından, sivil köylere baskınlardan, roketlerle vurulan şehirlerden bahsediyorlar.
Bu yüzden, bu mahkeme masallara inananlar için bir şanstır. Hocalı'yı, Meşeli'yi, Karadağlı'yı, Gence'yi, Berde'deki roket saldırılarını birer gerçek olarak kabul edin. Toplumunuzda “biz hiçbir şey yapmadık” rahatlığını altüst edin ve gelecek nesillere “bunu bir daha yapmayalım” deyin.
Bu mahkeme aynı zamanda bugün sosyal ağlarda, bazı çevrelerde “Karabağ'ı yeniden geri alacağız”, “bir gün yine döneceğiz” diyen revanşistlere açık bir mesajdır. Silahla, terörle, etnik nefretle, her bir böyle girişimle iddialar mahkeme salonu, ağır iddianame ve ömür boyu hapisle sonuçlanır.
Bu yüzden bugün silaha sarılıp yeni savaş arzusu kuran herkes bilmelidir ki, işlenen her eylem bir gün delil olarak karşıya konulacaktır. Bunu tehdit olarak anlamak yanlıştır, bu, hukuki gerçekliğin saf bir tasviridir. Savaş suçları için zaman sınırlaması yoktur, soykırım ve insanlık aleyhine işlenen suçlar hiçbir zaman eskimez.
Evet, bu aynı zamanda Azerbaycan'ın dünyaya verdiği mesajdır. Biz intikam değil, adalet istiyoruz.
Hocalı soykırımı, Karabağ savaşları bizim için acı bir tarih olmakla birlikte, modern Azerbaycan'ın kimlik hafızasıdır. Bu hafıza şimdi kanundan, mahkeme hükmünden, emsalden oluşan somut belgelere dönüşüyor.
Bakü'de devam eden bu mahkeme, tüm bölgenin geleceğini belirleyebilecek bir süreçtir. Azerbaycan için Hocalı'nın, Karabağ'da katledilen binlerce sivilin ruhuna karşı borcun ödenmesi, adaletin yeniden tesisidir.
Ermeni toplumu için kendi tarihlerine dürüstçe bakmak, mitleri değil, gerçekleri kabul etmeyi yaratma imkanıdır.
Revanşistler için “silahla harita değiştirmek” döneminin bittiğine dair sert bir uyarıdır.
En nihayetinde, uluslararası toplum için soykırım ve savaş suçlarının hatta on yıllar sonra bile mahkeme salonuna geri getirilebildiğini gösteren bir emsaldir.
Ve tarih için ana cümle artık oluşmuştur. “Hocalı soykırımını işleyenler Bakü'de mahkeme önüne çıkarıldı.”
Bu cümlenin içinde hem Azerbaycanlıların acısı, hem de yeniden böyle cinayetlere cesaret etmek isteyenler için çok güçlü bir mesaj var.
Elnur ƏMİROV