Ermenistan'ın eski cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Rusya lideri Vladimir Putin'e yazdığı gizli mektubun metni açıklandı. Birçok siyasi uzman mektubu Sarkisyan'ın ifşası ve itirafı olarak değerlendiriyor.
Mektupta en dikkat çekici nokta Ermenistan'ın Rusya'dan Azerbaycan'a baskı yapmasını açıkça talep etmesi, hatta Bakü'nün talepleri kabul etmemesi halinde “Dağlık Karabağ"ın bağımsızlığının tanınması sürecine başlama konusunda teklif sunmasıdır.
Modern.az'a yaptığı açıklamada Milli Meclis milletvekili Hikmət Babaoğlu, Başbakan Nikol Paşinyan'ın eski "Dağlık Karabağ" sorunu etrafında yürütülen müzakerelerle ilgili yayımladığı belgelerin, Azerbaycan'ın hiçbir zaman toprak meselesini müzakere etmediğini, kendi konumunda kararlı olduğunu, AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının baskılarına boyun eğmediğini bir kez daha açıkça gösterdiğini belirtti:
“Belgelerde ayrıca görülüyor ki, Sarkisyan-Koçaryan tandemi uzun süre müzakereler yürütmelerine rağmen Azerbaycan'dan hiçbir şey koparmayı başaramamışlardır. Onların Azerbaycan'a karşı toprak iddiaları daima reddedilmiştir. Diğer yandan, 2016 yılından sonra Ermenistan'da Karabağ meselesini istedikleri şekilde çözmenin mümkün olmayacağı idrak edilmektedir. Bu sırada Rusya diplomasisini ve Rusya Cumhurbaşkanını Azerbaycan'a karşı konumlandırma girişimleri yapılmaktadır. Ve Azerbaycan'a karşı yaptırımların, ambargoların uygulanması gündeme getirilmektedir. Ancak bu da elbette kendi sonucunu vermemektedir. Böylece, bu süreçte iki mesele netleşiyor: topraklarımız sadece Ermeniler tarafından değil, onların destekçilerinin doğrudan katılımıyla işgal edilmiş ve çatışmanın uzun süre devam etmesi bugün Koçaryan ile Sarkisyan'ın övündüğü gibi, onların diplomatik öngörüsünün bir sonucu değil, AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının, dolayısıyla Avrupa'nın güç merkezlerinin, Rusya'nın katılımıyla mümkün olmuştur”.
Milletvekili, bu belgelerden bir kez daha anlaşıldığını, Koçaryan ile Sarkisyan'ın savaşı kazanmadığını, onlara bu "zaferin" hediye edildiğini vurguladı:
“Aynı şekilde 30 yıllık diplomatik müzakerelerde de başarı elde edememişler, bu da işgalcilere hediye edilmiştir. Yayımlanan belgelerden anlaşılan gerçek de şudur ki, bu kişiler daima Azerbaycan'ın kendi topraklarını geri alacağı korkusunu yaşamışlardır. Bu korku hiç de boşuna değildi. Azerbaycan topraklarını işgalden kurtarmakla birlikte, egemenlik haklarını da restore etmiştir. Bu, Ermeniler ve onların destekçileri için bir ders olmalıdır. Azerbaycan onların her birine birlikte ve ayrı ayrı galip gelmiştir. Ermeniler bunu asla unutup bir daha kimseye güvenerek başkasının topraklarına göz dikmesinler. Çünkü Azerbaycan'a karşı baskı politikası yürütmek mümkün değildir ve Ulu önderin belirlediği siyaset temelinde muzaffer Ali Başkomutanımızın elde ettiği zafer bir kez daha bunu kanıtlamaktadır”.
