Dün Azerbaycan'dan Türkiye'ye yönelen, kardeş Türkiye'ye ait C130 tipi askeri nakliye uçağı Gürcistan topraklarında kaza geçirdi.
Kaza sonucunda uçakta bulunan 20 kişinin tamamının hayatını kaybettiği bildiriliyor.
Kazadan hemen sonra Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a başsağlığı diledi, daha sonra iki lider arasında telefon görüşmesi gerçekleşti.
Azerbaycan'ın ilgili yapılarının yöneticileri de Türk mevkidaşlarıyla temas halindeler.
Azerbaycan, kardeşlik borcuna sadık kalarak meydana gelen kazaya oldukça hassas yaklaşıyor, bununla ilgili ortaya çıkan sorunların çözümüne kapsamlı destek sağlıyor.
Hâlihazırda sosyal medyada ve bazı medya araçlarında kazanın meydana gelme nedenleriyle ilgili çeşitli görüşler dile getiriliyor. Ne yazık ki, resmi bir görüş olmadan hatta gerçek dışı komplo teorileri öne sürenler de var.
Uçak dün Gence havalimanına iniş yaptı ve 2 saat boyunca orada bekledi. Uçağın mürettebatı hava aracının güvertesini ve havalimanının alanını terk etmedi. Modern.az haber veriyor ki, bu konuda APA ajansı bilgi yayımladı.
Uçaktaki mürettebat, 8 Kasım'da Bakü'de düzenlenen askeri geçit törenine katılan Türkiye'nin F-16 uçaklarına teknik hizmet veren kişilerdi. Onlar uçağa binmeden önce havalimanının güvenlik kurallarına uygun olarak, en küçük detayına kadar tüm prosedürlerden ve denetimden geçtiler. Bu süreç havalimanının güvenlik kameraları tarafından da kaydedildi.
"Uçağın içerisinde hiçbir patlayıcı madde veya düzenek bulunmamış, yalnızca F-16 uçaklarının yedek parçaları olmuştur", - diye kaynak bildirdi.
Bilgiye göre, kaza geçiren uçak uzun süredir kullanımda. Uçak son olarak 2020 yılında esaslı bir onarımdan geçmiştir.
İlk gözlemler, uçağın gövdesinde herhangi bir dış etki izi olmadığını söylemeye temel oluşturuyor. Bilgi için belirtelim ki, Azerbaycan'a ait Embrayer-190 uçağı geçen yıl 25 Aralık'ta kaza geçirdikten sonra yapılan ilk incelemede, uçağın gövdesinde dış etki sonucu oluşmuş çok sayıda deliğin olduğu açıkça görülmüştü. Bu da uçağın vurulması versiyonunun ana neden olarak kabul edilmesine yol açmıştı.
"Bu nedenle C-130'un gövdesinde dış etki unsurlarının bulunmaması, vurulma ihtimalini dışlamaktadır. Hatta uçağın içerisinde patlayıcı madde veya düzeneğin bulunması ve patlaması ihtimalini göz önünde bulundursak bile, kaza geçiren uçağın gövdesinde mutlaka patlama izleri olmalıydı", - diye kaynak kaydetti.
Böylece, ilk araştırmalar iki versiyon üzerinde odaklanmak için temel oluşturuyor. Birincisi, uçak uzun süredir kullanımda olduğu için gövdesinde korozyon oluşabilirdi ki bu da havada yüksek basınç altında uçağın kaza geçirmesi için ciddi bir nedendir. Belirtelim ki, 1990'lı yıllarda ABD Silahlı Kuvvetlerine ait "Herkül" uçağı tam da bu sebeple kaza geçirmişti.
İkinci versiyon ise şundan ibarettir ki, kargo uçaklarında taşımalar gerçekleştirilen yük, ilgili gerekliliklere uygun olarak sağlam bir şekilde sabitlenir. Bu gerekliliğin yerine getirilmemesi, türbülans veya başka bir etkiden dolayı yükün yerinden oynamasına ve içeride ciddi sorunlar yaratmasına yol açar ki bu da kaza için tamamen yeterli bir sebeptir.
Tüm bunlar, hâlihazırda sosyal medyada dile getirilen bazı komplo teorisi iddialarının asılsız olduğunu gösteriyor. Aslında, bunun için hiçbir temel de yoktur, çünkü uçağın kara kutusu kazanın meydana gelme nedenlerine açıklık getirecektir.
Belirtelim ki, Gürcistan hükümeti de bu konuda hassasiyet gösteriyor.
