Azerbaycan'da safran hasadı tamamlandı. Son yıllarda bu değerli bitkinin verimliliğinin düştüğü gözlemleniyor. Artık meşhur Abşeron safranını bulmak da zorlaştı.
Bu yılın sonuçları hakkında safran yetiştiriciliği ve tanıtımıyla uğraşan gazeteci İsmayıl Rafiqoğlu Modern.az'a konuştu.
- Bir sonraki safran mevsimi sona erdi. Çiftçiler ürünü toplayıp uygun fiyata satmayı düşünüyorlar. Bu işle uğraşan biri olarak yılın sonuçları hakkında ne söyleyebilirsiniz?
- Son 3-4 yılda safran mevsimini hasretle bekleyen insanların umutları kendini doğrulatamıyor. Safran kıtlaştı, yok oldu. Üstelik bu azalma Abşeron'un her yerinde yaşanıyor. Kime sorsan, hiçbir şey toplayamadığını söylüyor. Toplayan da 1-2 gram elde edebilse, büyük iş. Bazı safran yetiştiricileri yüksek ürün elde etseler de, genel manzara pek iç açıcı değil. Yakın zamanda TV kanallarından birinde safranla ilgili bir haber izledim. Mevsimin en yoğun döneminde bile tarlada safran çiçeklerinin ne kadar seyrek olduğu açıkça görünüyordu. Bu süreç yıllardır devam ediyor.
- Şahsen siz ne kadar safran toplayabildiniz? Geçen yıllarla kıyaslandığında ne gibi değişiklikler var?
- Güç bela ile 1-2 gram ürün elde ettim. Çünkü bu yıl da safran olmadı. Geçen yıl da aynı manzara gözlemlendi. Son yıllarda böyle bir durum artık geleneğe dönüştü. Oysa 10 yıl önce Bilgəh'te bulunan bahçe alanından avuç avuç ürün toplamıştım. Ekim sonundan başlayarak Kasım ayının 20'sine kadar rahatımız olmazdı. Bahçeye girerken havadan safran kokusu gelirdi. Hatırlıyorum, önceden kurutulmuş ürünü yerleştirmek için özel cam kaplar hazırlıyordum. Safran kuru ve karanlık bir yerde saklanmalıdır. Kabın ağzı da sıkıca kapatılmalıdır. Evin her yerinden safran kokusu geliyordu, sanki cennetteydin. Şimdi o ürün çoktan yok.

- Sizce bunun sebebi nedir? Diyorlar ki, meşhur Bakü safranı bir zamanlar çok tanınmış, Rusya ve Avrupa pazarlarına ihraç edilmiş.
- Demek ki, verimliliğin düşmesinin birçok sebebi var. Öncelikle bu, iklim değişikliklerine bağlı bir meseledir. Kaç yıldır sonbahar döneminde Abşeron'da yağış miktarı oldukça azaldı. Kuraklık gözlemleniyor. Yağmur yoksa, ürün de yok. Safran yetiştiricileri bunu iyi bilirler. Bu öyle bir bitkidir ki, yıl boyunca hiçbir sorun olmadan kuru şartlarda kalabilir. Safran nedir? Sıradan bir soğandır. Mayıstan eylüle kadar uyku halindedir. Sonra yağmur suyuyla beslenerek ekimde yeşil kısmı ortaya çıkar. Esasen kasımda çiçek verir. Kuraklık olduğu zaman yeşil kısmın büyümesi yavaşlar, sonra da çiçek vermeye gücü yetmez. Safrana bu dönemde hem yağış, hem ılıman hava, hem de güneş ışınları gereklidir. Yağmur yağar, sonra rüzgar eser, güneş çıkar, çiçek açar. Soğanları havalandırmak için etraftaki yabani otları temizlemek, sıraların arasındaki boş yerleri bellelemek de gereklidir.
- Kuraklıktan başka bir sebep var mı?
- Eğer söz Abşeron'dan gidiyorsa, evet var. Bazı faktörler verimliliğe olumsuz etki ediyor. Halihazırda yarımadada boş toprak kalmadı, yoğun inşaat devam ediyor, üstelik bazı Bakü köylerinde hayli miktarda petrol kuyuları da var. Topraklar kirlendi. Zabrat, Məmmədli gibi köylerde bireysel evlerin inşası, kanalizasyon sisteminin olmaması sebebiyle bataklıklaşma yaşanıyor. Her yer su, gölet halinde. Herkes yüksek çitler dikiyor, havanın da önü kesiliyor. Bir yandan bitkiye nem lazım, diğer yandan ise aşırı suyun toprağa verilmesi sebebiyle bataklıklaşmaya yol açılıyor, soğanlar kayboluyor. Yeraltı sularının da seviyesi arttı, su içinde olan bahçelerde soğan çürüyor, kuru olan topraklarda ise susuzluktan ürün veremiyor. Bir nevi bitkiye gereken ideal şartlar sağlanamıyor. Burada bir meseleyi daha belirtmekte fayda var. Aynı eğilim sadece Azerbaycan'da değil, dünyada da gözlemleniyor. Safran kıtlaşıp yok oluyor.
- Hangi ülkeler ürün yetiştirmede sorunla karşılaşıyorlar? Neden aynı durum diğer bölgelerde de gözlemleniyor?
- Artık kaç yıldır dünya şöhretli Keşmir safranı ulaşılamaz bir ürüne dönüştü. Hindistan hükümeti bu ağır durumu düzeltmek için tedbirler alsa da, faydası yok. Kuraklık sebebiyle verimlilik fiilen 5-7 kat azaldı. Üstelik iklim değişikliği safrana kötü etki ediyor. Gerekli dönemde yağmur olmuyor, yazda ise buzullar hızla eridiğinden tarlalar su altında kalıyor. Sağlam soğanlar çürüyor, kalanları ise sonbaharda çiçek veremiyor. Artık kaç yıldır Keşmir çiftçileri doğru dürüst ürün yüzüne hasret kaldılar. Kuraklıkla ilgili zorluk her yerde gözlemleniyor. Afganistan da, İran da hayli kayıpla karşı karşıya kaldı. Artık doğal yolla safran yetiştirmek zorlaştı.

- Belki de bazı yeni teknolojiler sayesinde safran yetiştirmede başarı elde edilebilir?
- Özbekistan bu yönde oldukça başarılı bir strateji kurabildi. Bu ülkede safran yetiştiriciliğine özel dikkat veriliyor. Alanlar ayrıldı, seçme safran soğanları alındı ve ekildi. Özbekistan İtalyan şirketleriyle işbirliği yapıyor, yatırım çekildi ve ürünü artık dünya pazarında iyi bir fiyata satabiliyor. Özbekistan geleneksel olarak yağışın az olduğu bir ülkedir, safranı ise kuru tarımla yetiştirmek zordur. Bu sebeple damla sulama sistemleri kullanılıyor. Verimlilik de yüksektir. Özbekistan pazarda ciddi bir oyuncuya dönüşme iddiasındadır.
Halihazırda bazı ülkelerde safranı yapay yolla oda koşullarında yetiştirme girişimleri var. Özellikle Çin'de bu yönde hayli iş yapıldı. Küçük bir kapalı alanda yapay aydınlatma ve beslenme sisteminin yardımıyla safran yetiştirenler var. Elbette, bitkiyi aldatmakla belirli bir miktar ürün almak mümkün, ancak bunun ne kadar kaliteli bir baharat olacağı şüphe uyandırıyor. Safran öyle bir bitkidir ki, yapay gübreleri sevmez, ideal iklim koşulları gerektirir. Böyle yolla elde edilen safran yaklaşık olarak serada yetiştirilen domates, salatalık, biber gibi tatsız olacaktır. Oysa biz safranı tam da kalitesine göre seviyoruz. Dünya şöhretli mutfağıyla tanınan Fransa'da meşhur aşçılar yeri geldiğinde bir gramına 30 avro para ödeyip tam da kaliteli ve bilinen safran markalarına üstünlük veriyorlar.
- Dünya pazarında safrana talep var mı? Fiyat nasıl oluşuyor? Hangi ülkeler safran üretiminde öndeler?
- Bu pazarda çok üretici var. Safran Fas, Afganistan, İspanya, Çin, İtalya, Fransa gibi ülkelerde yetişir. Türkiye'nin de birkaç eyaletinde safran yetiştirilir. Yeni oyuncular da geri kalmıyorlar. Şu anda oldukça kaliteli ürün Bulgaristan'da yetiştiriliyor. Ukrayna ve Rusya'nın bazı eyaletlerinde safran ekiliyor. Verimlilik yüksek olmasa da, her halükarda bir şeyler toplanıyor. Elbette, dünya safran pazarına İran hakimdir. En zayıf yıllarda bile 250-300 ton kuru ürün üretilir. Hatta bazı meşhur markalar buradan premium ürünü alıp ambalajlayarak başka ülkelere sunuyorlar. Kalitesine bağlı olarak safran 2-3 dolardan başlayıp 35 avroya kadar satılabilir. Eğer ürünün içeriği bilinen standarda uygunsa, demek ki fiyatı da yüksek olacaktır. İran'ın bazı eyaletlerinden toplanan safran oldukça yüksek fiyata sunuluyor.
- Kendi safranımıza dönelim. Ürün az, talep ise büyük. Demek ki Azerbaycan'da da safran pahalılaştı?
- Evet, daha 7-8 yıl önce safranın en bol yetiştiği köy olan Bilgəh'te rahatlıkla 5-6 manata safran bulmak mümkündü. Hasat döneminde çiçeğinin 1 kilosunu 30-40 manat arası teklif ediyorlardı. Yani birisi alıp temizlese, 10-12 gram safran elde edebilirdi. Bugün 10 manata bile safran bulmak zorlaştı. Kim pahalı satmak isterse, bir müddet saklamakla kolaylıkla malını 15 manattan satabilir. Düşünüyorum, fiyat daha da yüksek olabilirdi, sadece İran'la komşuluk genel pazara etki ediyor. Azerbaycan'a külli miktarda safran getiriliyor, fiyat o kadar da yüksek değil. Yerli safran bize yetmiyor. Azerbaycan'da böyle bir algı var ki, güya İran'dan getirilen ürün kalitesizdir, yerli safran ise daha üstündür. Safran satanlar da, alanlar da bu efsaneyi destekliyorlar.
- Diyorsunuz ki, İran safranı hiç de kötü değil?
- Dünyayı safranla temin eden bir ülkeden neden kötü ürün gelmeli ki? Olabilir ki çok pahalı safran Avrupa ülkelerine satılsın, ama Azerbaycan'a da normal safran getiriliyor. Sadece bazen birisi safran yerine başka bir şey satabilir. Birkaç defa bunu gözlemledim, İran'dan getirilen kaplarda safran yerine başka bir ürün satılıyor. Yani işbazlar ekonomik suçla meşgul oluyorlar, bir ürünü diğeriyle değiştiriyorlar. Bu sadece bizim ülkemizin problemi değil, dünyada sıkça karşılaşılan bir meseledir. Pahalıdır diye, safranı ucuz baharatla değiştiriyorlar.
Bizim yerli safranımız çok kalitelidir, özellikle Abşeron'da, Bilgəh'te yetiştirileni. Ama bazen yerel halk doğru kurutamadığı için kalitede kayıp yaşanıyor. Sonuçta düşük kategorili bir ürüne dönüşüyor. Pahalı satanlar da az değil. Yakın zamanda safranın bir gramının 38 manata teklif edilmesine rastladım. Şüphesiz, bu ürünün belgeleri, ambalajı yerindedir ve laboratuvar analizi de yapılmıştır. Malına emindir diye yüksek fiyata satıyor. Turistler böyle ürünü çekinmeden alıyorlar.
- Safran yetiştiriciliğini ülkede geliştirmek için ne yapmalıyız?
- Bu konuda röportajlarımda çok söyledim. Bir ürünü pazara sunmadan önce onunla ilgili doğru bir bilgi politikası kurmalıyız. Bizim oldukça eski bir safran yetiştiriciliği geleneğimiz var. Yani milli mutfağın şahıdır safran. Bu, öyle sıradan bir baharat değil. Milli ruhumuzu, değerlerimizi içinde taşıyan bir üründür. Gerektiği gibi tanıtılmadığı için hayli gerileme var. Safranın tanıtımı o kadar da yüksek seviyede yapılmıyor. Onun tam da bizim için önemli olduğunu daima belirtmeliyiz.
Yıllardır bu bitki hakkında büyük miktarda bilgi topladım, kişisel notlarım da yeteri kadar. Bütün bunları bir kitap şeklinde yayımlama niyetindeyim. Sadece bu bir hikaye derlemesi değil ki, parasından geçip bastırasın. Böyle tip kitapların güzel fotoğrafları da olmalı, yani yeterince pahalı bir iştir. Safran hakkında 3 dilde site oluşturma isteğim de oldu. Hatta bu işlere sponsor da bulmuştum, ama bir şeyler olmadı. Aslında safran adını kendine marka eden şirketlerin bu işe ciddi destek olması gerekir. Safranın bilgi tarafı o kadar da iyi değil.
Doğrudur, ülkede iki safran derneği var: Azerbaycan'da Safran Üreticileri, İşleyicileri ve İhracatçıları Derneği ve Azerbaycan Safran Yetiştiriciliğinin Gelişimi Derneği. Gel gör ki, ürünün ciddi tanıtımı ve üretimi yok. Son yıllarda verimlilik de azaldı. Safran yetiştiriciliğinin gelişimiyle ilgili bir devlet programının olacağı öngörülmüştü, ancak o da sonuçta gerçekleşmedi.

- Peki verimliliği nasıl yükseltmek mümkün? Rekabete dayanıklı bir strateji kurulabilir mi?
- Düşünüyorum ki, öncelikle safran yetiştiriciliği ayrı ayrı kişilerin işi olmamalı. Bir genel plan temelinde çalışmalıyız. Bu alanda çalışan insanları teşvik etmek, ürünü zamanında toplayıp kaliteli bir şekilde kurutmak için imkanları aramalıyız. Tarım Bakanlığı ve Devlet Turizm Ajansı'nın ortak çabası olmalıdır. Bakanlık alanın gelişimi ve bol ürün hasadı hakkında düşünmeli, Ajans ise ülkeye gelen turistlere sunulan hizmetler arasına safranı da eklemelidir.
Örneğin, ekoturizm safranla ilgili olabilir. Baharatın üretildiği birçok ülkede tarlalara özel turlar düzenleniyor, buraya gelen insanlar kendi elleriyle ürünü toplayıp kurutuyorlar, sonra da parasını ödeyip götürüyorlar. Biz de aynı şekilde yapabiliriz. Diğer yandan, iç pazarda yerel markaların sayısı ne kadar çok olursa, o kadar iyidir. Kendi vatanına dönen turist mutlaka yanında bir kutu Azerbaycan safranı alıp götürse, bundan daha güzel bir tanıtım olamaz.
Abşeron'da boş topraklar olmadığından safran yetiştiriciliği sorunludur. Ama uzmanlar sürece dahil olursa, diğer bölgelerde safran yetiştiriciliğinin gelişimi için çalışmalar yapılabilir. Bence Şəki bu açıdan Abşeron'u ikame edebilir. Ilıman iklimi, verimli toprağı olan bu bölgeyi ülkenin safran başkentine çevirebiliriz. Bugün artık dede-baba usulüyle safran yetiştirmek mümkün değil, yeni teknolojileri uygulayarak, özel sulama sistemleri kurarak verimliliği artırmalıyız. Hem de pazarda ürünü yerinde alıp doğru şekilde işleyebilen şirketler kurulmalıdır. Onları hatta 10-15 yıllık vergiden tamamen muaf tutmak mümkündü. Yapılacak işler çoktur.