Modern.az

Aile üyelerim İmişli'de yaşıyor, onlara iş vermiyorlar - RÖPORTAJ

Aile üyelerim İmişli'de yaşıyor, onlara iş vermiyorlar - RÖPORTAJ

Röportaj

9 Ekim 2025, 12:20

Azerbaycan medyasında milletvekilleriyle yapılan röportajlar genellikle yasama girişimleri, siyasi süreçler ve parlamentonun gündemiyle sınırlıdır. Oysa milletvekili aynı zamanda seçildiği bölgenin hayatına, insanlarına, onların sorunlarına en yakından şahit olan kişidir.

Modern.az'ın “Bölge milletvekilinin gözünden” projesi siyasetten biraz uzaklaşarak okuyucuyu bölgelerin iç dünyasına götürüyor. 

Projenin bu seferki konuğu 81 sayılı İmişli seçim bölgesinin milletvekili Razi Nurullayev'dir

-    Razi Bey, neden özellikle İmişli'den milletvekili olmaya karar verdiniz?

-    İmişli'de doğup büyüdüm. Oradaki insanları, yaşam tarzını, düşünceyi çok iyi tanıyorum - akrabalarım, sınıf arkadaşlarım, tanıdıklarım oradadır. İşte bu yüzden İmişli'yi seçtim ve bu kararımdan hiçbir zaman pişman olmadım. İmişli'nin kolay bir ilçe olduğunu söyleyemem. Aran bölgesine ait olduğu için insanların düşünce tarzı ve ilişki biçimi farklıdır. Milletvekili seçildiğim ilk zamanlar benim için zordu. Hatta bir ara başka bir ilçeden seçilseydim, belki daha rahat olurdu diye düşündüm. Sonradan gördüm ki, her ilçede sorun var, sadece bu sorunları ifade etme tarzı farklıdır. Bazıları açıkça söyler, bazıları susar. Sonunda İmişli'de çalışmanın daha doğru olduğuna karar verdim, çünkü kendimi bu insanların bir parçası olarak görüyorum. Ben de onlardan biriyim.

-    Her bölgenin insanları farklı karakterlere sahiptir. Bu anlamda İmişlilileri nasıl karakterize ederdiniz?

-    İmişli halkı saf, ama biraz da ısrarcıdır. Hem de çok çalışkanlar, inşaata meyillidirler. İmişli'de herhangi bir insanın evinin önünde kum-çimento vardır. Bakıyorsunuz, güzel bir evi var, ama biraz parası olunca hemen bahçesinde başka bir ev yaptırmaya can atıyor. Paraları en çok kum, taş, çimentoya gidiyor. İcra makamından da bazen denilir ki, ilçenin merkezini tamir ediyorlar, yeni yollar yapıyorlar, sakinler ise kum-taş dökerek yolu kötü duruma getiriyorlar. İlçede bir süre eğitimin seviyesi çok zayıftı, ama son zamanlarda bu alana ilgi arttı. Ben her yıl İmişli'de 600'den fazla puan toplayan üniversite adaylarıyla görüşüyorum. İmişlililer tarihsel olarak da hayvancılık, çiftçilikle uğraşmışlardır. Benim için onlarla çalışmak o kadar da zor değil, ama tabii ki zorluk, sorun yaratanlar da çoktur. Genel olarak onlardan şikayetçi değilim. 

İmişlililerin başvuruları nedeniyle, çeşitli devlet organları, memurlarla tartışmalar yaşıyor, onlar yüzünden azarlanıyor, acılar çekiyor, stresler geçiriyorum.

 


-    Razi Nurullayev İmişli için ne yaptı? Onlar milletvekilinden memnun mu?

-    Hangi İmişlili benimle görüşmek istiyorsa, buna kolayca ulaşır. Ben onlar için ulaşılamaz değilim. Yaptığım işler İmişli'nin tarihine yazıldı ve her zaman kalacak. Örneğin, İmişli futbolu güçlü bir şekilde gelişti. İmişli'nin futbolu da, stadionu da, ruhu da mahvolmuştu. Ben AFFA'dan rica ettim ve İmişli'ye futbolu elimle alıp yeniden verdim. Herkes de bilir ki, İmişli'ye futbolu ilçenin milletvekili geri getirdi. Mesleki Eğitim Devlet Ajansı ile görüştüm ve uzun bir aradan sonra İmişli'de harap durumda olan meslek okulu tamir edildi, şimdi orada yeni uzmanlık alanları açılıyor. Yakın zamanda o binanın açılışı da gerçekleşecek. Azerbaycan'ın en güzel meslek okullarından biri işte İmişli'de olacak. Okul devletin Bilim ve Eğitim Bakanlığı'na ayırdığı parayla yapıldı, ama milletvekilinin mücadelesi sayesinde. Ben bu mücadelede yalnızdım. İmişli'de tekerlekli sandalyeye ihtiyacı olan 350'den fazla kişiyi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aracılığıyla tekerlekli sandalye ile temin ettim. Birkaçını kendim tekerlekli sandalyede bahçeye çıkardım, uzun bir süre sonra Güneş'i gördüler. Ben kendim her zaman bu gibi konuları gündeme getiriyorum, fotoğrafını çekip paylaşıyorum, ilgili kurumlarla konuşuyorum. Bütün bunları halk da görüyor. İmişli'nin 200 km'ye kadar yolunu rica ederek yaptırdım. İmişli'nin en ağır hastaları Bakü'ye geldiyse, ben onların başında durdum, birkaçının ağır ameliyatlarını devlet hesabına yaptırdım veya kimlerden rica ettim para verdiler ve onları hayata döndürdük. Ben yine de ilgili kurumlara teşekkür ediyorum, çünkü bu, onların aracılığıyla gerçekleşti. Ama milletvekili mücadele etmezse, kapıları zorlamazsa, bunlar mümkün değil. Mektup gönderip beklemekle bir şey olmaz. İmişli'de 20-30 yıldır engellilik statüsü alamayan kişiler vardı. 700'den fazla kişinin engelliliğini veya emekliliğini restore edebildik. Şahsen bunların tek tek peşinden gittim.  

İmişli'nin inşaat devleri, köylüleri, müzisyenleri, SSCB bayrağı asan aksakallısı, herkese laf atan yazarı...

-    Temsil ettiğiniz ilçe hangi tarihi, kültür örneği ve kimlere göre tanınır?

-    Şimdi İmişli denince, Bakü'nün yarısını İmişli'nin iş adamlarının inşa ettiğini düşünüyorlar. Aynı zamanda, İmişli pamukçulukla tanınır. Hayvancılığı da iyidir. İmişli'den aynı zamanda güzel müzisyenler - Niyaməddin Musayev, Simarə İmanova, Elxan Şirinov gibi sanatçılar çıkmıştır. Bunun dışında, İmişli'nin çok sayıda hukukçusu olmuştur. Bence, SSCB döneminde Bakü Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunlarının %20-30'u İmişli'nin Sarıxanlı köyünün sakinleriydi. Bugün birçok ilçenin polis müdürü, mahkeme başkanı İmişlililerdir. Bugün İmişli'den çok sayıda görevli kişi de var. Sonradan meşhur olanlar da var.

Saleh Səmədov İmişli'de Aksakallılar Şurası'nın başkanı, büyük bir iş adamıydı. Herkesin hatası olur, SSCB bayrağı kaldırmak da onun yanlışıydı. Umarım kapısı açılır. İmişli'nin meşhur sosyal medya fenomenlerinden biri de Kəramət Böyükçöl'dür. Yetenekli bir insandır. Böyle olmasaydı onun paylaşımlarına binlerce yorum yazmazlardı. Ben kitap sergisinde de onu gördüm. Kitaplarını aldım. O, kimilerine sataşır, eleştirir, bostanına taş atar, ama her halükarda birçok meseleyi doğru ifade eder. Bu adam devletine karşı çıkmıyor. Yetenekli insanlar da garip olur: bir gün iyi, bir gün kötü.

Azerbaycan'da en cesur siyasetçilerden biri de benim. Doğru bildiğimi yapıyorum, söylüyorum. Böyle oldum, böyle de kalacağım. Kəramət beni eleştirebilir, ama derine inmez. Kəramet'i de en son ne zaman gördüğüm aklımda değil. Açıkçası şimdiye kadar ona yardım da etmedim, imkanlarım geniş olsaydı, ederdim. Kendisi de hiçbir zaman benden bir şey rica etmedi. 

-    Peki siz imkanlı, görevli, inşaat devi olan İmişlililerden bir şey rica ettiniz mi?

-    Bakü'deki zengin İmişlililerden de öyle çok şey rica etmiyorum. İlk milletvekilliğim döneminde - pandemiya döneminde bir şeyler söylemiştim, güçleri yeteni yapmışlardı. Şimdi biliyorum ki, bir şey söylesem yapmayacaklar. Çünkü herkes bir şeyi sınırlı bir şekilde yapar. Ama ben düşünüyorum ki, İmişli'nin milletvekili başka bir yerden olsaydı, o kişiler onun başına pervane gibi dönerlerdi. İmişli'nin milletvekili zaten o bölgeden olduğu için, kıymet bilmezlerdi. 

-    Çoğu bölgede ilçenin icra başkanı ile milletvekilleri arasında gizli düşmanlık hüküm sürer. Sizin ilişkileriniz ne durumda?

-    İcra başkanları ile milletvekillerinin ilişkilerinin kötü olması Azerbaycan'da artık bir geleneğe dönüşmüştür. Ben kendi işlerimle meşgulüm. Ne yapıyorsam, İmişlililer için yapıyorum. 

-    İmişli'nin eğitim seviyesi açısından belirli zamanlarda geri kaldığını vurguladınız. Şu anda durum nasıl?

-    İmişli'nin bazı adet ve gelenekleri beni üzüyor. İlçede herkes birbirine özenerek büyük yas törenleri düzenliyordu. Nihayet bir ay önce yas törenlerinde yemek vermekten vazgeçildi. Bu benim en büyük isteklerimden biriydi. İmişli'de daha çok eğitime önem verilmelidir. İlçemiz bu alanda pek de öncü sıralarda değildi. Çiftçilik, hayvancılık insanlara çocuklarını eğitimden uzaklaştırmaya neden oluyordu. Bazı insanlar var ki, çocuğunu koyun-kuzuya baksın diye okula göndermiyor. Hatta kız çocuklarının okula bırakılmamasına ben kendim de şahit oluyordum. Benim kız sınıf arkadaşlarım 6-7. sınıftan sonra okula bırakılmıyordu. Şu anda bu alanda ciddi bir kontrol mekanizması olduğu için, kitlesel bir hal almıyor. Bugün İmişli'de kız çocukları erkeklerden daha iyi okuyor, daha yüksek puanlarla üniversiteye kabul ediliyorlar.

-    Her bölge özel adet ve gelenekleriyle de farklılaşır. Bu açıdan siz İmişli'de hangi adet ve geleneklerin olmasını istemezdiniz?

-    Ben namaz kılmasam da, namaz kılanlar kadar, belki de daha çok dua ediyor, dini edebiyat okuyorum. Ama bu konuda çok konuşmayı sevmiyorum. Çünkü ne yazık ki, birçok din adamı amel sahibi değildir. Cahililik ise her zaman daha çok olmuştur.

Bir zamanlar dine eğilim İmişli'de radikal bir yön almıştı. İlçe halkı İran kurallarına göre eğitimler alıyor, o yönde yönlendiriliyordu. Ama son 1-2 yılda durum hayli değişti. İnsanlar daha çok dini bilgilerle değil, formaliteyle ilgileniyor. Biri vefat ettiğinde, mollalar o kişi hakkında konuşmuyor, kimliğini hatırlatmıyor. Yas meclisleri çoğu zaman merhumun ruhuna değil, ailesine, statüsüne, görevine göre düzenleniyor. Hatta öyle durumlar olur ki, meclise gelen adama sorsan ki, vefat eden erkek miydi, kadın mıydı, cevap veremez. Çünkü insanlar bazen görünmek için yaslara katılırlar.

Mollalar yaslarda merhumun hayatı, davranışı, iyi amelleri hakkında konuşsalar, bu hem insanları etkiler, hem de toplumda merhamet ve hatırlanma kültürünü güçlendirir. Örneğin, vefat edenin sosyal durumu kötü olmuşsa, insanlar daha çok yardım eder, iyi bir insan olmuşsa, onu hatırlarlar. Ama şimdi bu ruh kaybolmaktadır.

-    Az önce bahsettiğiniz İmişlili inşaat devlerinin çoğu hacıdır. Siz buna nasıl bakıyorsunuz?

-    Hacılık prensibi benim için bir statü değildir. Son dönemlerde “hacı” anlayışı ne yazık ki, olumsuz bir anlam taşımaya başlamıştır. Biri Hac ziyaretine gider, bu, İslam'ın önemli bir emridir. Ama bu, hiç kimseye üstünlük vermez. Hacılar arasında da sonradan iyi amel işlemeyenler az değildir. Hacılık, namaz, ibadet - bunlar insanla Allah arasında olan meselelerdir. Birinin din adı altında başkasına baskı yapması doğru değildir. İnsanlar dine bilim gibi yaklaşmalıdırlar.

İmişli'de dini hurafecilik uzun yıllardır oluşmuş, esasen yas meclisleri ve camiler aracılığıyla yayılmış, insanların düşüncesini etkilemiştir. Ama bu eğilimin %60-70'i artık ortadan kalkmıştır. Şimdi İmişli'de dini açıdan bir durulma süreci yaşanıyor.

-    İmişli'de uyuşturucudan kitlesel kullanım problemi var mı? Uzun süre ilçenin adı bu alanda ilk sıralarda anılıyordu. İnsanlar yakınlarının bu sebeple hapse girmesi nedeniyle size başvuruyor mu?

-    İmişli'de uyuşturucuyla ilgili sorun mevcuttur, ancak bu alanda ilgili organlar tarafından ciddi tedbirler alınmaktadır. Aslında, uyuşturucudan en çok zarar görenler onun kullanıcılarıdır. Ancak sorunun kökü uyuşturucu ticaretiyle uğraşanlardadır. Eğer uyuşturucu tacirleri etkisiz hale getirilirse, kullanıcıların da zararlı maddelere erişim imkanı kalmayacaktır. Ben bu yönde kolluk kuvvetlerinin yaptığı işleri yüksek takdir ediyorum ve şikayetçi olacağım bir nokta yoktur.

Ancak bu da bir gerçektir ki, polis var diye uyuşturucu bağımlısı veya uyuşturucu taciri tamamen yok olmayacaktır. Sonuç olarak polis de insandır, bazı durumlarda ise görevli kişiler arasında bile bu işe yardım edenler bulunabilir. Ben defalarca parlamentoda teklif ettim ki, devlet ve bütçe kuruluşlarında çalışan kişiler arasında düzenli analizler yapılsın. Bu bilgiler kamuoyuna açıklanmasa da, o kişiler tespit edildiğinde tedaviye yönlendirilmelidirler. Çünkü uyuşturucu tacirleri bazen devlet kurumlarında çalışanları ele geçirmeye çalışırlar.

İçişleri Bakanlığı'na bu yönde yaptığı işler için teşekkür ediyorum. Ama inanıyorum ki, bu meselede sadece kolluk kuvvetleri değil, toplumun kendisi de birleşmelidir.

Diğer önemli mesele sosyal taraftır. İnsanların istihdamı ve boş zamanlarını verimli geçirmesi için imkanlar az olduğunda, birçoğu yanlış yollara düşer ve oradan çıkmakta zorluk çeker. Çoğu ilçede insanlar için eğlence, dinlenme ve kültürel faaliyet imkanları çok sınırlıdır. Örneğin, İmişli'de birkaç yıl öncesine kadar kadınlar restoranlara gidemiyorlardı, onları oraya bırakmıyorlardı. Kadınların gitmesi için uygun, güvenli ve rahat mekanlar olmadığından, onlar da böyle yerlere ilgi göstermiyorlardı.

"Kız çocuklarını ergenliğe ulaşmadan evlendiren ebeveynleri kınıyor ve lanetliyorum"

-    Olumsuz anlamda İmişli'yi tanıtan sorunlardan biri de erken evlilik, kızların okuldan uzaklaştırılması meselesidir. Bu eğilim hala devam ediyor mu?

-    Erken evlilikle ilgili İmişli'nin adı birkaç kez anıldı. Bunun sebebi cahillik ve hurafecilik, ata-baba adet ve geleneklerinden kaynaklanıyor. Ben kız çocuklarını ergenliğe ulaşmadan evlendiren ebeveynleri kınıyor ve lanetliyorum. 1 Temmuz'dan itibaren ilgili yasa yürürlüğe girdikten sonra İmişli'de bu gibi durumların azalacağına inanıyorum. Bir kız çocuğu bile eğitimsiz kalmamalıdır. Hatta mecbur etmek gerekir. Eğitim almazsa, cezalandırılmalıdır. 

-    İlçede doktor eksikliği de temel sorunlardandır..

-    Daha 2020 yılından beri belirtiyorum ki, İmişli'nin 189 doktora ihtiyacı var. Şu anda bu rakam 105'tir. Mesele şudur ki, doktorların gidip İmişli'de çalışması için devlet düzeyinde onlara daha çok bonus teklif edilmelidir. Hatta 1000 manatlık bonus bile onlara yeterli değildir. İlçede çalışan doktorlara ev de verilebilir, kira parası da ödenebilir. 

-    Genel kurul toplantılarında defalarca İmişli'nin ısınma sorununa dikkat çektiniz. Bu yüzden kınandınız da. Şu anda bu yönde işler nasıl?

-    İmişli'nin 9 köyü gazsızdı. Onun 4 köyüne gazın çekilmesi sağlandı. Köylerin gazlaştırılması "Azerigaz" ve SOCAR'ın iç imkanları sayesinde ve benim ısrarım ve mücadelem sonucunda gerçekleşti. İmişli'nin bir köyü daha - Qulubəyli'nin de gelecek yıl gazlaştırılması için listeye alındı. Diğer 4 köyle ilgili ise esaslı devlet yatırımı sermayesi gereklidir. Karar kabul edildi, ama ne zaman çekileceğiyle ilgili kesin bir tarih söylemek mümkün değil. 

"İmişli'de 1500 kişiyi işe yerleştirdim, ama bütün akrabalarım işsiz kaldı"

-    İmişli'de yaşayan akrabalarınız var mı, onlar ne işle meşgul oluyorlar?

-    Ben ilgili devlet kurumlarına başvurarak İmişli'de 1500'den fazla insanın işe yerleştirilmesine yardım ettim. Ama benim kız kardeşim, erkek kardeşim ve onların çocukları İmişli'de yaşasalar da, hiçbiri işe yerleştirilmedi. İmişli'nin Xəlfəli köyünde bir kız kardeşim, bir erkek kardeşim ve onların çocukları yaşıyor. Anne tarafından olan bütün akrabalarım da İmişli'nin çeşitli köylerindedirler. Açıkçası, artık kendi akrabalarım benden şikayetçi oldular, çünkü hiçbiri çalışmıyor. Ben bütün sınırlarımı, tanışlık imkanlarımı ricalara harcadım, ama kendi akrabalarımı işe yerleştiremedim. Onların hepsi bana diyorlar ki, "sen milletvekilisin, ama biz işsiziz". Ben de tam sorumlulukla söylüyorum: bu, doğrudur. Bugün kız kardeşim, erkek kardeşim, onların çocukları, hatta eniştem bile beni kınıyor ki, onlara yardım edemedim. Benim yapabileceğim tek şey maddi destek sağlamaktır. Birkaç kez devlet kurumlarına başvurdum, ama sonuç alınamadı. Başkası için rica ettiğimde ısrarla talep edebiliyorum, ama akrabalarıma gelince, bunu yapamıyorum. Herhalde, bundan da suiistimal edenler olmuştur. Sonuç olarak milletvekilinin bütün akrabaları ilçede işsiz kaldı.

Bugün herhangi bir devlet kurumundan "Razi Nurullayev'in falan akrabasını işe aldık" diyemezler. Oysa defalarca söyledim, rica ettim. Peki onlar ne ile geçinmelidirler? Bazen onların ricasını ilettiğimde sadece "evet, aklımızda" diyorlar, mesele öylece kalıyor.

Benim kendi çocuklarımın ikisi de işsizdi, birini yeni işe yerleştirdim, ama aldığı maaştan çok yol parası çıkıyor. Oysa yüksek eğitimi var, birkaç dil biliyor. Ben inanıyorum ki, çocuklarım gelecekte kendi yollarını bulacaklar. Ben çocuklarımın devlet hesabına iş bulmasına çalışmadım, aksine, onların kendi yetenekleriyle ilerlemesini istiyorum. Bir iş adamı bana dedi ki, "kızını gönder, gelsin benim yanımda çalışsın". Kızım ADA Üniversitesi'nde bilgisayar bilimleri bölümünü bitirdi, onun bilgisi o iş için yararlıydı. Ama düşündüm ki, yabancı şirketlerle çalışsın, kendi işini kursun, daha çok kazansın, daha çok faydalansın. Ben hiçbir zaman devlet kurumlarından çocuklarım için iş istemedim.

Bazen akrabalarım haksızlıkla karşılaşırlar, ama onların hakkını almak da zor olur. Bunun hem objektif, hem de sübjektif sebepleri var. Biz henüz yeni bir devletiz, birçok mesele henüz devlet ahlakına ve idarecilik geleneğine dönüşmelidir. Yeni gelen görevli kişi öncekinin iyi tecrübesini koruyup saklamalıdır. Bazen düşünüyorum ki, biz çok acele ediyoruz, ama armut tam zamanında yetişir.

-    Sık sık İmişli'ye gitmek sizi yormuyor mu?

-    Ben gezmeyi seviyorum. Yürüyerek gezsem, yorulmam. Aksine, arabada yol gitmek beni daha çok yoruyor. İmişli'ye gittiğimde genellikle acele ediyorum – çünkü görüşmeler ayarlanıyor, zamanında yetişmeliyim. Döndüğümde de yine acele edip Bakü'ye geliyorum, başka işlerim oluyor. Eskiden bu kadar yorulmuyordum, ama insan sürekli gidip geldiğinde, hem fiziksel, hem de manevi yorgunluk yaşar. Biz sadece bedenen değil, ruhen de yoruluyoruz. Gün içinde 4-5 kez stres yaşıyoruz: bazen seçmen arar, memnuniyetsizliğini bildirir, biraz sonra haber gelir ki, sorun çözüldü. İnsan günde defalarca farklı duygular arasında kalır.

-    İmişli'nin özellikle hangi lezzetlerini seversiniz?

-    İmişli'de en çok köy tavuğundan hazırlanan çığırtmayı severim. Onu bir kez yesen, başka yemek istemezsin. Ben genellikle çok yemek yiyen bir insan değilim, ama yemeğe karşı biraz seçiciyim. Her yemeği yemem.

-    Yanılmıyorsak, eşiniz İmişli'den değil. Farklı bölgelerden olmak aile içinde hangi farklılıkları yaratır?

-    Azerbaycan'da çoğu zaman akrabadan, aynı köyden olan biriyle aile kurmaya çalışırlar. Ben bununla hiçbir zaman razı olmadım. Eşim Cəbrayıl'dandır. Bence, insanlar çeşitli bölgelerle akraba olsalar, farklı kültürleri tanısalar, daha iyi olur. Doğrudur, farklı bölgelerden olmak bazen belirli zorluklar yaratır, bunu ben de yaşadım. Ama ilginç bir deyiş var: Nereden evlendiysen, oralısın.


"Bakanlık meseleleri biliyor, ama hayata geçirmekte zorluk çekiyor"
 

-    Razi Bey, son olarak Tarım Politikası Komitesi Başkan Yardımcısı olarak size başvurmak istiyorum. İmişli de bir tarım ilçesidir. Sizin İmişli ile ilgili rica, tekliflerinizi komite yerine getiriyor mu? Memnun ve memnuniyetsiz kaldığınız noktalar nelerdir? Komitenin faaliyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-    Tarım Politikası Komitesi'nde tarımın gelişimiyle ilgili tartışmalara katılıyor, yasa tasarılarına ilişkin görüş bildiriyor, teklifler sunuyorum. Tarım Bakanlığı ve Gıda Güvenliği Ajansı ile ilişkilerim normaldir, istediğim zaman iletişim kurabiliyorum. Onlardan hiçbir zaman saygısızlık görmedim. Ama istiyorum ki, bu ilişkilerin gerçek bir sonucu olsun. Bakanlık benim söylediklerimi biliyor, ancak somut bir sonuç görünmüyor.

İmişli'de pamuk ekiyorlar, ama bitki iki karıştandan fazla büyümüyor, bazen tarlalarda ürün su eksikliğinden kuruyor. Mecnun Memmedov bakan olduğunda onunla görüştüm, o da bu sorunlarla anlaştı. Tarımda toprakların pasaportlaştırılması meselesi gündeme geldi, ama henüz gerçekleşmedi. Eğer bir bitki su talep ediyorsa, onun kurak arazide ekilmesine izin verilmemelidir. Yerler pasaportlaştırılmalıdır ki, hangi arazide ne ekileceği önceden belli olsun. Köylü ürününü satamıyor, çünkü alıcı toplu şekilde, büyük ekim alanlarından ürün almak istiyor. Topraklar belirli ölçüde yoğunlaşmalıdır. 5 sotta domates eken çiftçi ile 100 hektarlık alanı olan çiftçinin imkanları aynı değildir.

Bakanlık bu sorunları biliyor, ama hayata geçirmekte zorluk çekiyor. Çünkü vatandaşla anlaşmak kolay değildir. Dünyada teknolojik ilerleme hızla devam ediyor, ama biz henüz geçiş dönemindeyiz. Burada hem yasa koyucunun, hem de yürütme organının sorumluluğu var.

"Tarım Politikası Komitesi'nde başkan yardımcısı olsam da, ilgili kurumların etkinliklerine davet edilmiyorum"

-   Tarım Politikası Komitesi Başkan Yardımcısı olarak yürütme organlarıyla işbirliği yapabiliyor musunuz?

- Bugüne kadar Tarım Bakanlığı'ndan, Gıda Güvenliği Ajansı'ndan ve diğer kurumlardan hiçbir etkinliğe davet almadım. Oysa 1 yıldan fazladır Tarım Politikası Komitesi Başkan Yardımcısıyım. Birçok devlet organında sistem henüz tam oturmamıştır. Yeni kadrolar geliyor, bir şeyler değiştirmek istiyorlar, ama bazen bu, zarara yol açıyor. Milletvekili dekorasyon olmamalıdır. Bazen etkinliğe davet ediyorlar, ama protokol doğru kurulmuyor. Hatta oldu ki, beni çağırdılar, oturacak yer bile bulunamadı, dönüp gittim.

Tarım Politikası Komitesi'nde başkan yardımcısı olsam da, bazı meselelerde detaylı yorum yapamıyorum, çünkü ilgili kurumların toplantılarına davet almıyorum. İnanıyorum ki, Azerbaycan henüz uzun süre iç imkanları sayesinde kendini tarım ürünleriyle tam olarak temin edemeyecektir.

İmişli ilçesi Azerbaycan'ın Aran bölgesinde yer alan, kadim tarihe ve zengin tarım geleneklerine sahip bir alandır. İlçenin temeli 1930 yılında önce Qaradonlu adıyla atılmış, sonradan idari merkezin taşınmasıyla İmişli adını almıştır. Aras Nehri kıyısında yer alan bu topraklar su kaynakları ve kervan yollarıyla öne çıkmıştır. 1959 yılında hizmete açılan Bəhrəmtəpə su kavşağı ve ondan başlayan Baş Muğan ve Əzizbəyov kanalları bölgenin tarımının gelişiminde önemli rol oynamıştır. Bugün İmişli hem ekonomik, hem de sosyal açıdan Muğan Ovası'nın dinamik ilçelerinden biri sayılır.

Facebook
Dəqiq xəbəri bizdən alın!
Keçid et
Putin Paşinyanla mübahisə etdi