Türkiye'de koyu İslamcı (aslında Türk düşmanı, Fars ve Rus şovenizminin sözcüsü, terör yuvası) ideolojiyi temsil eden medya kuruluşlarının başında “Yeni Akit” medya kuruluşu yer almaktadır. Bu gazete yıllardır hem Türkiye içinde hem de bölgeyle ilgili konularda radikal ve provokatif yaklaşımlarıyla tanınmaktadır.
Onun etrafında faaliyet gösteren siteler ve televizyon kanalları da aynı çizgiyi sürdürmektedirler. Bu medya kuruluşları manipülasyon ve provokasyon nitelikli yazılarla kamuoyunu etkilemeye çalışmaktadırlar. Onların temel hedefi ise Azerbaycan'ın imajını zedelemek ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine darbe vurmaktır.
Bu kampanyanın ideolojik zemin üzerine kurulduğunu düşünmek saflık olurdu. Aslında, bu bilgi saldırıları çeşitli güç merkezlerinin çıkarlarına hizmet etmektedir. Türkiye içinde radikal İslamcılardan faydalanan çevreler, onları bölgedeki jeopolitik değişikliklere karşı bir araç olarak kullanmaktadırlar. Burada hem Rusya hem de Ermenistan lobilerinin etkisini görmek mümkündür. Çünkü Azerbaycan'ın güçlenmesi ve barış girişimleri onların planlarını bozmaktadır.
Koyu İslamcılar, siyasi İslam ideolojisini devletçilikten üstün tutan gruplardır. Onlar dini değerleri siyasi bir araca dönüştürerek toplumlarda radikal düşünce oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu gruplar sadece dini radikallıkla yetinmeyip, milli devletlerin güçlenmesine karşı çıkmaktadırlar. Türkiye'deki bu çevreler kendilerini güya “İslam savunucuları” gibi gösterseler de, aslında anti-Türkiye ve anti-Azerbaycan çizgisini izlemektedirler. Onların basındaki tezahürü ise karalama ve iftira kampanyalarıdır.
Koyu İslamcı medyanın retoriği ile Taşnak propagandasının amaçları örtüşmektedir. Her iki taraf da Azerbaycan'ı zayıflatmak, onun uluslararası itibarını zedelemek niyetini taşımaktadır. Rusya ise bölgede Azerbaycan ve Türkiye'nin güçlenmesini kendi çıkarlarına aykırı görmektedir. Radikal İslamcılar, Kremlin'in propaganda çizgisine uygun davranarak bölgede çatışmayı körüklemektedirler. Bu açıdan, onların davranışları ve hedefleri Ermenistan'ın revanşist çevreleriyle kesişmektedir.
Radikal İslamcıların pozisyonları İran'ın Fars şovenist çevrelerinin çıkarlarıyla da örtüşmektedir. İran içinde Azerbaycan ile yakınlaşmayı istemeyen çevreler bu medyayı etkilemeye çalışmaktadır. Onların amacı Azerbaycan-Türkiye birliğine karşı çelişkiler yaratmaktır. Bu, aynı zamanda bölgede panislamist retorikle perdelenmiş Fars etkisini güçlendirme girişimidir. Böylece, dini maske altında milli çıkarlar aleyhine faaliyet gösterilmektedir.
Halihazırda Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşması gündemdedir. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de belirli ısınma eğilimleri gözlemlenmektedir. Buna ek olarak, İran ile Azerbaycan arasında diplomatik yakınlaşma yaşanmaktadır. Bölgede barış ve istikrar yönünde atılan adımlar radikal güçleri rahatsız etmektedir. Bu nedenle, onlar basını bir silah gibi kullanarak barış sürecine gölge düşürmeye çalışmaktadırlar.
Radikal İslamcı medyayı rahatsız eden başlıca faktör, Azerbaycan'ın barışın lokomotifi rolünü oynamasıdır. Onlar bilmektedirler ki, Bakü bölgede güçlendikçe, radikal ideolojilere yer kalmayacaktır. Azerbaycan'ın güçlü devletçilik modeli radikalliğin önüne geçen bir örnektir. Bu ise onların ideolojik tabanını zayıflatmaktadır. Aynı zamanda, Türkiye ile Azerbaycan'ın stratejik müttefikliği onların tecritini daha da artırmaktadır.
Radikal İslamcılar fiilen barışın düşmanlarına dönüşmüşlerdir. Onlar Azerbaycan ile dostluk kurmak isteyen İran'ın da aleyhine çıkmaktadırlar. Savaştan kaçınmak isteyen Ermenistan toplumunu da provokasyonlarla hedef almaktadırlar. Aslında, onların amacı bölgedeki herhangi bir uzlaşma girişimini boşa çıkarmaktır. Bu açıdan, onların pozisyonları hem Türkiye, hem Azerbaycan, hem de genel olarak bölge halklarına karşı düşmanlıktır.
Radikal İslamcı medya kuruluşları, aslında, propagandacı teröristlerdir. Onların yazdıkları materyaller insanlık düşmanlarının ideolojik silahıdır. Çünkü karalama, nefret ve iftira ile dolu olan bu makaleler toplumlar arasında çatışmayı derinleştirmektedir. Bu tip propagandaya yer veren medya organları ise fiilen teröristlerin ideolojik tabanını güçlendirmektedirler. Türkiye bu tür faaliyete göz yummamalıdır.
Koyu İslamcıların PKK'dan mahiyetçe farkı yoktur. Birinciler dini radikallık adı altında, diğerleri ise etnik ayrılıkçılık maskesiyle hareket etmektedirler. Ama her iki grup da bölgede çatışma, anlaşmazlık ve kan dökülmesini hedeflemektedir. Onların hedefi istikrar ve gelişme değil, kaos ve yıkımdır. Bu açıdan, radikal İslamcı medya da PKK gibi Türkiye ve Azerbaycan'ın düşmanıdır.
Biraz da Yeni Akit'in ideolojik profili ve toplumsal itibarı hakkında.
Medyanın kara yüzü olan Yeni Akit, Türkiye'de İslam fundamentalizmi ve pan-İslamizm ideolojisini açıkça savunmaktadır. O, hem sosyal politikalar hem de bölgesel konulara dair pozisyonlarında radikal ve muhafazakar çizgiyi korumaktadır.
Medya ekonomisi araştırmaları göstermektedir ki, Yeni Akit ve benzeri kuruluşlar Türkiye'de iktidardaki bazı çevrelerle çıkar ilişkilerinden etkilenmektedir.
Yeni Akit makalelerinde Azerbaycan ile ilgili sık sık taraflı iddialar, anlamsız suçlamalar ve alakasız bağlantılar verilmektedir. Materyaller somut kanıttan değil, ideolojik öngörüden, taraflı varsayımlardan oluşmaktadır.
Aslında bu tip yazıların yayımlanması medyanın kamuoyu nezdinde kınanmasına yol açabilir, çünkü bu, gazetecilik standartlarına uygun değildir.
Bu şerefsizlik Türkiye medyasının imajına da bir darbedir.
Elnur Amirov
