Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile müttefiki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında son günlerde gerginlik yaşanıyor. Gerginliğin başlangıç noktası Kuzey Kıbrıs'ta (KKTC) yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarının açıklanması oldu.
Seçimlerde federasyon yanlısı Tufan Erhürman'ın galip gelmesine Erdoğan temkinli bir tepki gösterse de, Bahçeli'nin tepkisi daha sert oldu.
Erdoğan derhal Kuzey Kıbrıs'ın yeni cumhurbaşkanını tebrik etti ve işbirliğine açık olduğu yönünde mesaj gönderdi. Bahçeli ise aksine, seçimleri “federasyon yanlılarının zaferi” olarak nitelendirdi ve KKTC parlamentosunu adanın Türkiye'ye birleştirilmesiyle ilgili karar vermeye çağırdı.
29 Ekim'de Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle düzenlenen resmi törenlerde Bahçeli'nin hem Anıtkabir'deki ziyarete hem de Erdoğan'ın resmi kabulüne katılmaması siyasi çevrelerde büyük yankı uyandırdı.
Öncelikle onun sağlığıyla ilgili varsayımlar dile getirilse de, MHP'ye yakın kaynaklar bu kararın siyasi motivli olduğunu bildirdiler. Partiye yakın “Türkgün” gazetesinin genel yayın yönetmeni Muhammed Müftüoğlu, Bahçeli ile çekilmiş fotoğrafını paylaşarak, MHP liderini anlamak için onun mesajlarını okumayı bilmek gerektiğini yazdı. Bu paylaşım, birçoklarının fikrine göre, AKP'ye yönelik bir uyarı oldu.
Siyasi gözlemciler, sorunun sadece Kıbrıs meselesiyle sınırlı olmadığını düşünüyorlar.
2022 yılında “Ülkü Ocakları”nın eski başkanı Sinan Ateş'in cinayeti ve bu olayla ilgili MHP üyelerinin tutuklanması, AKP-MHP ilişkilerinde ilk çatlakları oluşturdu. Erdoğan'ın merhumun eşi Ayşe Ateş'i kabul etmesi Bahçeli tarafının ciddi rahatsızlığına neden olmuştu.
Bunun yanı sıra, bu yıl yapılan bazı kadro değişiklikleri, özellikle MHP'ye yakın isimlerin önemli görevlerden uzaklaştırılması da milliyetçiler arasında rahatsızlık yarattı.
Bahçeli'nin Eylül ayında “Türkiye–Rusya–Çin ittifakı” fikrini ortaya atması, bu açıklamanın Erdoğan'ın New York'a, BM Genel Kurulu'na ziyareti arifesinde dile getirilmesi de dikkatlerden kaçmadı. Analistler bunu iki taraf arasında dış politikada görüş farkı olarak değerlendirdiler. Erdoğan Batı ile ilişkileri dengede tutmaya çalışırken, Bahçeli ise daha “Avrasya yönlü” bir çizgiyi savunuyor.

Aynı zamanda, Bahçeli'nin “Türkiye'de iki cumhurbaşkanı yardımcısı - biri Kürt, biri Alevi olmalıdır” teklifi de iktidar kampında sert tepki uyandırdı. İktidar partisinin milletvekili Şamil Tayyar bu fikri “Lübnan modeline götüren tehlikeli bir teklif” olarak nitelendirdi.
Modern.az'ın haberine göre, Bahçeli bugünkü grup toplantısında iddialara cevap verdi.
Bahçeli konuşmasında “Cumhur İttifakı bayraktır, vatandır, millettir” sözleriyle birlikte AK Parti ile işbirliğinin devam ettiğini belirtti: “Biz Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'yız. Bu yol devam edecek”.
Bahçeli Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılmamasıyla ilgili tartışmalara da değindi. O, bunun kişisel nedenlerle ilgili olduğunu ve hareketinin “protesto olarak anlaşılmasını” istemediğini söyledi.
Gazeteciler MHP liderine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Selahattin Demirtaş hakkındaki kararını hatırlattığında, Bahçeli şöyle cevap verdi: “Hukuki yollar sonucunu verdi. Onun özgürlüğe çıkması Türkiye için hayırlı olacak”.
Bahçeli'nin konuşması “ittifak sarsılmaz” mesajı olarak değerlendirilse de, gözlemcilere göre, AK Parti ve MHP arasında son dönemlerde belirli fikir ayrılıkları devam etmektedir.
Buna rağmen, Bahçeli'nin son konuşması siyasi sıcaklığı bir miktar düşürdü. Ancak onun Demirtaş'la ilgili “yumuşak tonu” önümüzdeki günlerde Türkiye siyasetinin ana tartışma konularından biri olacak.
Elnur Emirov